Please assign a menu to the primary menu location under menu

EdebiyatKitap

Yılın Beklenen Kitabı Raflardaki Yerini Aldı!

Ödüllü İrlandalı yazar John Boyne’un, Nazi toplama kamplarının sarsıcı gerçekliğini iki çocuğun gözünden anlattığı klasikleşmiş romanı “Çizgili Pijamalı Çocuk”un devamında yaşananları konu edinen “Artık Hiçbir Yer Ev Değil”, Bruno’nun ablası Gretel’in sırlarla örülü yaşam hikâyesini günyüzüne çıkarıyor.

Delidolu Yayınları etiketiyle, Olcay Mağden’in çevirisiyle raflardaki yerini alan kitap, elli sekiz dilde yayımlanarak on milyonlarca okura ulaşan kült bir eserin kahramanlarına neredeyse yirmi yıl sonra yeniden geri dönmemizi sağlıyor.

Kullanılıp Atılmış Kimliklerle Dolu Bir Yaşam: Gretel’in Hikâyesi

John Boyne “Artık Hiçbir Yer Ev Değil”de, yıllar boyunca farklı kimliklerin ardına saklanarak geçmişinden kaçmaya çalışan doksanlı yaşlardaki Gretel’in vicdanıyla giriştiği “sessiz” savaşı; 1946’nın Paris’i, 1953’ün Sydney’i ve 2022’nin Londra’sı arasında gidip gelen baş döndürücü bir anlatı eşliğinde sunuyor.
 
Etrafını saran tarihî olaylar karşısında bir insanın ne kadar kusurlu sayılabileceği ve dolaylı ya da dolaysız yoldan işlediği suçlardan ne denli sorumlu tutulabileceği hakkında derin sorgulamalara iten roman, okuru kendi içindeki adalet duygusuyla baş başa bırakıyor.  

Sarsıcı bir kurgu, sinematografik bir anlatı…

2022 yılının Londra’sında, Hyde Park manzaralı bir evdeyiz… Şeytanın kızı adıyla da anılan Gretel artık doksan bir yaşındadır. Sırlarını en yakınlarına bile hiç açmamış olsa da; geçmişin acı dolu izleri hâlâ peşindedir. Bir zamanlar dünyaya Führer’in gözlerinden bakabilme cesaretini gösteren bu yaşlı kadın için savaş hiçbir zaman bitmemiştir. Çünkü olup bitenlerden ötürü kendi içinde yaşadığı suçluluk duygusundan bir an bile kurtulamamıştır. Ve şimdi, hiç beklemediği kadar uzun süren ömrünün son hikâyesini anlatmak için yeniden aramızda!

John Boyne, İkinci Dünya Savaşı’nın sonundan günümüze uzanarak, üç farklı ülkede geçen sarsıcı olayları kaleminin ucuna taktığı bu romanında; suçluluk duygusu, suç ortaklığı ve yas temalarına eğiliyor.  

John Boyne yeni romanı “Artık Hiçbir Yer Ev Değil”in kaleme alınış serüveni hakkında duygularını bu cümlelerle ifade ediyor:
”Artık Hiçbir Yer Değil kitabının fikri 2004 yılında, Çizgili Pijamalı Çocuk’un son taslağını hazırlarken aklıma geldi, onu bir gün yazacağımı biliyordum. Yıllarca bilgisayarımda Gretel’in Hikâyesi adlı bir dosya tuttum. Bruno’nun ablası hakkında aldığım notları, ileride nasıl bir hayatı olabileceğini, yetişkinliğinin hangi denetimler etrafında şekilleneceğini hep buraya kaydettim. Asıl niyetim bu kitabı, hayatımın sonuna doğru, seksenli ya da doksanlı yaşlarımda, diğer yanlarımla birlikte yaratıcılığımın da artık körelmeye başladığı bir dönemde kaleme almaktı. Derken pandemi patlak verdi, karantinaya girdik ve ben de kendimi evimin arka bahçesinde bir şeyler yazmaya hazır hâlde buldum; o ânın yalnızlığı bana bunun tam zamanı olduğunu düşündürdü. Ve böylece yazmaya başladım.”