Freud’a göre rüyalar gerçek yaşamın yansımasından ibarettir. Bizim bile farkında olmadığımız korku, endişe, özlem ve isteklerimizi yansıtan rüyalarla peki sizin aranız nasıl? “Ben rüya görmüyorum” diyenlerden misiniz yoksa “sık rüya görüyorum” diyenlerden mi? Cevabınız ikinci seçenekten yanaysa ilginizi çekeceğini düşündüğümüz Mine Söğüt’ün “Beş Sevim Apartmanı” ile tanışmanızın zamanı çoktan gelmiş, demektir. Rüyalarla gerçeklerin, psikozlarla hakikatin dans ettiği bu eşsiz romanı haydi gelin bir kez de birlikte inceleyelim.
İnceleme: Ebru ALTIN ÇAPÇI
2000’li yılların başından itibaren göze çarpan yazınsal faaliyetleri ile modern Türk edebiyatının üretken yazarlarından biri olan gazeteci Mine Söğüt, kendine has üslubunun yanı sıra eleştirel yaklaşımları ve masalsı tadıyla okurlarını büyüleyici bir okuma deneyimine davet ediyor.
Muhabirlik, gazetecilik ve dergi editörlüğü derken pek çok alanda kendini geliştirme fırsatı bulan Mine Söğüt ilk romanı Beş Sevim Apartmanı’ndan sonra sırasıyla Kırmızı Zaman, Aşkın Sonu Cinayettir, Şahbaz’ın Harikulade Yılı 1979, Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey, Deli Kadın Hikayeleri ve Gergedan isimli kitapları ile evlerimize konuk oldu.
Bizim bugünkü konumuz ise yazının başında da belirttiğimiz gibi; Cihangir’deki Pürtelaş Sokağı’nda sırada bir apartmanda yaşanan akıl dışı olayları konu eden Beş Sevim Apartmanı.
Beş Sevim Apartmanı Ne Anlatıyor?

Beş Sevim Apartmanı ya da tam ismiyle Beş Sevim Apartmanı, Rüya Tabirli Cinperi Yalanları, Cihangir’in Pürtelaş Mahallesi’ndeki tuhaf bir apartmanın ve bu binanın içinde yaşadığı düşünülen beş akıl hastası ile yine hasta bir psikiyatristin cinler ve perilerle yoğrulmuş hikayesini okurlarıyla buluşturuyor.
Halası ile yaşayan Doktor Samimi’nin tuhaf hikayesi ile başlayan bu kitap, hayatı boyunca hiç arkadaşı olmayan doktorun en yakın arkadaşı cinperilerle olan sırrını gözler önüne seriyor. Geceleri Samimi’nin rüyasına girip onunla oyunlar oynayan cinperiler, Samimi’nin iş ve aşk hayatını olumsuz yönde etkilemeye başlayınca da işlerin rengi değişmeye başlıyor.
“… Onlar ateşten yaratılmış, ışık hızında hareket edebilen, gaz gibi girdiği her maddenin şeklini alabilen tuhaf varlıklar. Erkeği cin, dişisi peri. İçlerinden biri kulağımdan içeri girdi ve anlattı. Yedi yüz ile bin beş yüz arasında ömürleri var. Ölümleri yaklaştığında ihtiyarlıktan geriye, çocukluğa doğru giderler.
Mine Söğüt – Beş Sevim Apartmanı
Kitapta okuduğumuz her bir karakter cinperiler ile arkadaştır. Karakterlerimiz hikayeleri boyunca ne zaman kötü bir şey yapacak olsa söyledikleri tek şey bunların cinperilerin emri olduğudur. Aslında hikayedeki cinperiler çoğu zaman bizlerin yüzleşmekten kaçındığı kendimizden başkası değildir. Bazen cinayet gibi büyük bir kötülüğün sorumluluğunu alırlar bazen de hasta bir ruhu temsil ederler. Ancak roman bittiğinde şunu düşünmeden edemezsiniz. “Hepimizin yüzleşmekten korktuğu, ortada bir suç olmasa dahi hoşumuza gitmeyeni başkasının hatasıymış gibi göstermekten çekinmediği bir kendisi yok mudur?
“Belki mucizelere inanmak hasta ruhların en iyi ilacıdır ama mucizelere kanmak kimi zaman ölümcül bir hastalıktır.”
Mine Söğüt – Beş Sevim Apartmanı
Mine Söğüt Kitapları
- Adalet Cimcoz, Bir Yaşam Öyküsü Denemesi (Biyografi)
- Beş Sevim Apartmanı (Roman)
- Sevgili Doğan Kardeş (Araştırma)
- Kırmızı Zaman (Roman)
- Şahbaz’ın Harikulade Yılı 1979 (Roman)
- Dolapdere, Kürt Kediler Çingene Kelebekler (Deneme)
- Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey (Roman)
- Deli Kadın Hikayeleri (Hikaye)
- Darbeli Kalemler (Derleme)
- Gergedan, Büyük Küfür Kitabı (Hikaye)
- Alayına İsyan (Deneme)
Mine Söğüt Kimdir?

1968 yılında İstanbul’da doğan Mine Söğüt, Kadıköy Kız Lisesi’nde tamamladığı ortaöğreniminin ardından 1985’de İstanbul Üniversitesi Latin Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne girdi. Gazeteciliğe 1990 yılında Güneş Gazetesi’nde başlayarak, İnsan Hakları Servisi’nde muhabirlik yaptı. Güneş Gazetesi’nin kapanmasından sonra Tempo Dergisi ve Yeni Yüzyıl Gazetesi’nde çalıştı.
1993 yılında Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin düzenlediği yarışmada, haber dalında mansiyon aldı. 1996 – 2000 yılları arasında Haberci adlı televizyon belgeselinin metin yazarlığını yaptı. 1999 – 2001 yıllarında Öküz dergisinde yazdığı yazılarla tanındı. Profesyonel gazeteciliği bırakan Söğüt, 2001 – 2005 yılları arasında Cihangir Postası adlı yerel bir gazetenin gönüllü editörlüğünü yaptı.